• Home |
  • Sessiz Koridorlar

Sessiz Koridorlar

Mehtap, kamu kurumunda on beşinci yılını doldurmuş, disiplinli çalışmasıyla bilinen bir memurdu. Evrakları zamanında işler, mesaiden bir dakika bile sapmaz, kurumun yükünü yıllardır sırtında taşırdı. Ama bir sabah, yeni şube müdürünün ilk toplantısında buz gibi bir cümle duydu:

“Geçmişin hesabını soracağız. Herkes ayağını denk alsın.”

İlk bakışta genel bir uyarı gibi görünse de Mehtap, bu sözlerin doğrudan kendisine yöneldiğini hissetti. Çünkü yıllar önce dile getirdiği bir usulsüzlük, yeni yöneticinin görev aldığı dairedeki eski ilişkilerine dokunuyordu. O andan itibaren Mehtap için sıradanlık sona erdi.

Önce odası değiştirildi. Ardından yetkileri budandı. Kimi zaman üstü kapalı, kimi zaman açık şekilde herkesin önünde küçük düşürüldü. Ancak Mehtap tüm bu baskılara rağmen mesaisine sadık kaldı, işini aksatmadı, amirine saygıda kusur etmedi.

Ta ki bir sabah, doğrudan kişiliğine yönelen aşağılayıcı sözler sonrası masasından kalkıp, aynı binanın başka bir birimine geçene kadar. Sessizce, kavga etmeden, kırıp dökmeden… O gün orada kalmanın ruh sağlığına zarar vereceğini hissetmişti. Gidecek bir yere değil, çalışmaya devam edeceği başka bir odaya geçmişti.

Ne var ki birkaç gün sonra beklenmedik bir gelişme yaşandı. Hakkında “görev yerini izinsiz terk” gerekçesiyle disiplin işlemi başlatıldığı bildirildi. Oysa ne hakkında tek bir tutanak tutulmuştu, ne de sözlü bir uyarı yapılmıştı. Her şey kurgulanmıştı.

Dahası, Mehtap görevinden alındı. Onun yerine görevlendirilen kişi ise aynı fiili defalarca işlemişti: mesai saatlerinde ortadan kaybolmuş, odasını sık sık terk etmiş ama buna rağmen hiç uyarı dahi almamıştı. Çünkü o, müdürün gözettiği “itaatkâr çalışan” kalıbına uygundu.

Mehtap bu çifte standarda karşı sessiz kalmadı. Hakkını mahkemede aradı. Belgelerle, tanıklarla, mobbingin sistematik yapısını ortaya koydu. Ve mahkeme kararında şu ifadeye yer verdi:

“Davacının görev yerini terk ettiği iddiası, öncesinde hiçbir yazılı veya sözlü uyarı yapılmaksızın disiplin cezasına dayanak gösterilemez. Görevden alma kararı hukuksuzdur ve iptal edilmiştir.”

Bu karar, sadece Mehtap için değil, benzer baskılara sessizce dayanan herkes için bir dönüm noktasıydı.

Çünkü bazen bir koridoru sessizce terk etmek, adaletin kapısını sessizce aralamaktır.